19 Ocak 2015 Pazartesi

Iñárritu'nun muamması


bu kısa yazıya eşlik maiyetinde
Bilinmez bir kozmosun parçaları birleşir ya da birleşir gibi görünür. 20 milyonluk Ciudad de México, aslında minicik bir buluşma noktasıdır Amores Perros'ta. Babil kulesinden insanların çil yavrusu gibi dağıldığı ve başka başka topraklara savrulduğu, ama yine ne hikmetse bir zerrede buluştuğu yerdir Babel. Savruk, uzlaşmaz ve zerre kadar da olsalar, bilinmez bir zamanda, mekanda karşılaşılır. Bu bilinmez evrene yolculuğun hikayesidir özetle Amores Perros ve Babel. 21 Gram'da ruh, bir nevi insanın özü otopsiye yatırılır. Ancak Biutiful,Babil'in çocuklarının başka bir mekanda (bu sefer Barcelona'da) karşılaşmasının ötesine geçer ve ilk defa metafiziğe bu denli nüfus eder. Bu, yönetmenin sinemasal evriminin bir eşiğidir. Artık odak noktası metafiziktir. Oyunculuk, kamera, yani biçim buna geçiş yapar. Yönetmenin son filmi Birdman, kendi sinemasının bir harmanlaması ve metafiziğe kaçışın/geçişin zirvesidir. Kamera bir hayalet (belki bir melek) gibi mekanı (St. James Theatre koridorlarını, sahnesini, kulisini, soyunma odalarını) ve oyuncuları takip halindedir. İzleyici, belki de uzun bir aradan sonra nihayet röntgenci konumundan sıyrılmış, hayaleti izler konuma geçmiştir. Yaşamla gösteri (bkz:G.Debord), bedenle ruh, simülasyonla gerçek (bkz: J.Baudrillard), filmle izleyici arasındaki izlek kaybolmuş, rehber/kurtarıcı, kamera gibi hayalete dönüşmüştür.         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder