5 Aralık 2013 Perşembe

TIERRA SIN PAN / LAS HURDES


 Uzun zaman önce izlediğim bir Luis Buñuel belgeselini geçen sene dersteki tartışmaya
katılamadığımdan bir daha izleyip profesörümün Sahte Belgesel olarak yorumladığı bu
görsel parçayı incelemeye karar verdim.
Dediğinin etkisinde kalmama rağmen, (özellikle her noktasında acaba gerçekten bu
gördüklerim yaşanıyor muydu o çağda?) bu belgeseli farklı kılan unsurlar var elbette. Fakat
nedir bu kısa belgeselin asıl özü? Bütün tartışma politika boyutunda mı yoksa bir deneysel
belgesel anlamında büyük bir başarı mı?
Filmin giriş kısmından ta son anına kadar direktörün baş kaldıran (özellikle yeni kurulan
İspanya Cumhuriyeti'ne) ve anti-kilise tavırları gözler önüne serilmektedir.
Tamamen şans eseri eline geçen bir parayla bu küçücük görsel denemeyi
gerçekleştirebilmiş olması gerçekten hayranlık verici.
Belgeselde, genel, yakın ve detay çekimleriyle La Alberca bölgesini ve bu bölgeye bağlı
olan bütün küçük köyleri görebilmek ve bu köylerden en fakir olan Las Hurdes'in 1932
yılına girebilmek ne büyük ayrıcalık bugünün seyircisi için.
Luis Buñuel söylediklerinde abartı unsurlarını kullanmasına ve/veya felaketvari
senaryosunu yazmasına rağmen, kendi prizmasında, sürrealizmden tamamen uzaklaşıp
hiper gerçekçilikle kendi ideolojisine gitmesi bu filmin ne kadar Buñuel mührünü taşıdığını
göstermektedir.
Belgesel anlamında -çılgın bir bilim adamı gibi- gerçeklik unsurundan bir an sapmayıp,
böcekler dünyasına git-gelleriyle Las Hurdes köyünde yaşanan fakirliği göstermesi kendi
tarzının ta ilk örneklerinde nasıl geliştiğini göstermektedir.
Bu tarzıyla yarattığı bu görsel deney, aynı zamanda modern belgeselcilik dünyasının temel
taşını oluşturmakta mıdır? Bize, -ne zamanki Buñuel sıtma hastalığından bahsettiğinde-
zararlı ve zararsız sivrisinekleri türlerinden bahsedilmekte ve hemen ardından, detay
çekiminde(?) ansiklopedinin içerisinde bu bahsettiği türleri bilimsel olarak
kanıtlamaktadır.
Aynı zamanda, sinema dahisi Buñuel, halkın yaşadığı bütün sıkıntıları, görsel olarak
bizlere sunmaktan kaçınmamaktadır. Hayvanların nasıl öldüğünü, yük katırına arıların
saldırmasını, iyot eksikliğinden boğazları şişmiş insanları, sıtma hastalığının halkı ne hale
getirdiği, ölüm ritüelinin bütün gerçekliğini, Tod Browning'in Freaks filmini hatırlatan,
garipliğin ve hiçliğin yarattığı cücelerin varlığı…
Buñuel, bu mini parçacıkta aynı zamanda kendi ironi üslubunu kullanmayı da ihmal
etmemiş. La Alberca kasabasında vahşi düğün töreni, fakirliğin hükmettiği kasabada
kilisenin şaşası, fakir/zengin sınıf gerçeği ve ilkokul sınıfında var olan absürt bir
prensesin tablosu, vesaire vesaire…
Tierra Sin Pan, kışkırtıcı olmasıyla beraber hem kendi düşüncelerini yansıtabilme
açısından hem de bir şair gibi kamerayla yazılabilecek olanı istediği üslupta yansıtabilmesi
açısından farklı bir eser.
Buñuel'i tanıyabilmek ve anlamak için bir kılavuzcuk niteliğinde bir belgesel...
Okul duvarını süsleyen prenses 
Farklı bir açıdan köyün ilkokul öğrencileri

 Köyün cüceleri
Köyün ve yaşamın gerçekliği yoksulluk ve ölüm
                   
(Bu yazı, Buñuel'in Son Nefesini tüketemediği memleketinden, yani İspanya'dan bir dostum tarafından kaleme alınmıştır. Yazının neredeyse tamamıyla hem fikir olduğumu belirtir, Buñuel'in Ekmeksiz Toprak'ından yaklaşık on beş yıl sonra çekilen Gente de Po (Po Halkı) belgeseli ile benzerlikler olduğunu belirtmek isterim. Antonioni'nin bu belge çalışmasında ise daha çok kent -bir nevi sanayi toplumuna- yaşamına yavaş yavaş ayak uydurmaya çalışan kitlelerin yaşamı göz önüne serilmektedir.) 






                                                                               
                                                                                         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder