14 Aralık 2013 Cumartesi

dünya sinemasında türk temsillerinin izinde...


Bu başlık/mevzu elbette bir önem arz etmiyor, ancak akla takıldı bir kere. Zihnimden kalanlar:
İtalyan sinemacı -kelimenin tam anlamıyla- Michelangelo Antonioni, tesadüfi ya da değil -nedeni bilinmez!- türk imgesine en çok yer veren yönetmenlerden. Yönetmenin ilk renkli filmi ve iletişim dörtlemesi diye tabir edilen filmlerinin sonuncusu Il Deserto Rosso nun (Kızıl Çöl) son sahnesinde filmin başkişisi sığınacak bir liman arar ve bu limanda dilini anlamadığı (bizler için oldukça anlaşılır ve aşina) bir gemici ile karşılaşır:
Antonioni'nin bir diğer filminde türk imgesi kadraja takılır. Bu, olimpiyat madalyalı Gazanfer Bilge nin kendi adına ait otobüs firmasıdır:

Fransız yönetmen Claude Chabrol'un La Cérémonie (Kutlama) filminde Sophie, çalıştığı evde zaping yapmaktadır, 1990'lı yıllardan aşina (nostaljik) bir türk kanalına denk düşer:

Federico Fellini'nin Satyricon filminde birçok dilde cümle işitilir, 31. dakika sularında ise Türkçe birkaç sözcük haliyle dikkatlerimiz çeker...
Guy Ritchie'nin Snatch (Kapışma) filminde karakterlerden birinin adı Turkish dir. Filmin hemen başında adının hikayesini anlatır...
Paul Herhoeven'in geçen yüzyılın en iyi Hollanda yapımı filmi seçilen Turks Fruit filmi iki aşığın enteresan ilişkisine odaklanır. Ancak filmin tek bir sahnesinde Turkish Delight karşımıza çıkar...(meraklısı videonun 6. dakikasından sonrasını izleyebilir!) 

Tüm bunlar tesadüfi mi, yönetmen/senarist için bir mana teşkil ediyor mu?, bilinmez!

not: Türkiyeli nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerde (Almanya/Avusturya/Fransa, vb.) türk sözcüğü ya da imgesi ile karşılaşmak tuhaf olmasa gerek, bu sebeple buna hiç değinmiyorum.

1 yorum: