5 Temmuz 2013 Cuma

yazarın oyunuyla olan oyunu


Yaratım süreci, eseri içine sinerek tamamlama sorumluluğu, yazar için kimi zaman bir karabasana dönüşür. Okuyucular, seyirciler yaratıcısının içinde bulunduğu bu sıkıntılı durumdan bihaber, eseri bir solukta tüketirler. Bu bağlamda sorulacak soru, eseri vasıtasıyla yaratıcısı arasında ne kadar kontak kurabiliyor, yaratıcısıyla ne denli özdeşlik sağlayabiliyoruz? (Tabi gerekliyse!) Belki tüm bu süreci yansıtan, "bütünleşik bir sanat eseri" ortaya konulmayı bekliyordur. 
"Hala Gecede Trampet Sesleri'yle cebelleşiyorum, taşı deliyorum, deleçler geri zıplıyor. Şu dördüncü perdeyi bonkörce ve basitçe ilk üçe bağlamak, bunu yaparken üçüncü perdede oldukça başarılı olan yükselişi sürdürmek ve dönüşümü (on beş dakika içinde) güçlüce biçimlemek, felaket zor. Ve oyunun baştan beri zaten taşıdığı ve yazılmasının sebebi olan güçlü, sağlıklı, trajik dışı bitiş, tek bitiştir; bütün başkaları bir çözüm oluyor, zayıf bir toparlama, romantiğe teslim olma oluyor. Burada bir insan, görünürdeki duygu doruğundan bir anda dönüş yapar, bütün patetiği fırlatır atar, hayranlarına ve gençlere yüz vermez ve uğruna o kadar ölümcül belalara girip çıktığı karısıyla evin yolunu tutar. Bitiş tablosu olarak yatak. Fikir ne, görev ne!"
"Trampet'in dördüncü perdesini bitirememe zaafı, tepemde bir kılıç gibi asılı duruyor. Dönüşüm lirik. Neyin gerektiğini biliyorum, ama o atılımı yapamıyorum bir türlü."
                                          (Bertold Brecht'in günlüklerinden Gecede Trampet Sesleri oyununa dair notlar)

Katharsis, eser ve izleyicisiyle -okuyucusuyla- yapılan bir etkileşim olmanın ötesine geçebiliyor mu dersiniz? 

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder