Ekran siyah-beyaz. Yaşlı bir adamın uzak geçmişine ait bir anıdan sahne mahkeme salonuna geçiş yapar. Sanık sandalyesi, sanık, önünde avukatı ve iki jandarma şapkaları önlerinde sanığın hemen arkasındaki yerlerini alır. Askeri mahkemede zorunlu askerlik hizmetini yapmamak için tıbbi sorunları olduğunu öne süren gencin, tıbbi yoklamaya katılmamasının nedenleri görüşülmektedir. (bizim ülkede bakaya kalma durumu özetle) 3 askeri hakim, gence sorular yöneltir:
- (ortadaki, muhtemelen en yaşlı olanı, üçünün de şapkası masanın üzerinde):"... Askerlik için çürük raporu başvurusunda bulunduğun görünüyor.Hakkındaki suçlamaları kısaca listeleyeceğim. 20 Ocak 1968'de askerlik çağrısı için tıbbi muayeneye girmeyince bir polis memuru evinize geldi. Onunla gitmeyi reddettin. Polis memuru destek kuvvetleriyle geldiği zaman, ortadan kaybolmuştun. Pasaportunu almak için karakola geldiğin zaman tutuklandın. Bu suçlamaları kabul ediyor musun?
- Evet.
- Vatani görevini yapmak zorunda olduğunun farkında değil miydin?
- Farkındaydım ama vaktim yoktu.
- (başka bir ses) Bizimle dalga mı geçiyorsun?
........................................................................
- (sert bakışlı bir diğer askeri hakim): Rimbaud, Baudelaire ve diğerleri hepsinin hapse atılması gerekir."
Aslında 183 dakikalık bu filmin belge sinema özelliğinden mi, uzun, geniş açı, sabit kamera çekimlerin bende biriktirdiklerinden mi, filmin özgür/çıkmaz aşklarından mı (internette filmin iki İngilizce adı karşımıza çıkıyor: Regular Lovers ve Everday Lovers. Bu 2.ad filme daha çok gidiyor) bahsedeyim derken bu sahnede durakladım, ayrılamadım. Can yakıcı ve kıyıcı -özellikle de bu ülkede- militarizme, askerlik mecburiyetine dair sinematografik bir dokunuşa ülke sinemamızda denk gelememek -bu filmdeki manasıyla- derin bir ah çektiriyor!
Bertolucci'nin The Dreamers filmi Mayıs 68'in Paris'ini, 3 gencin birbirleriyle olan ilişkileri üzerinden günümüz seyircisine sunmuştu. Filmdeki cool ağabey rolündeki Theo (nam-ı diğer Louis Garrel) Fransız yönetmen Philippe Garrel'in (ki Louis'in de babası olur kendisi) senaryosunu ve yönetmenliğini üstlendiği Les Amants Réguliers (The Dreamers'dan 2 yıl sonra 2005 yılında) filminde bu sefer Mayıs 68'i (ayrıca 69'u), Paris'i ve barikatlarını, asi, romantik, melankolik, genç şairin ve çevresindekilerin gözünden tekrar beyaz perdeye taşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder