29 Nisan 2014 Salı

acil kan aranıyor!


Kayıp imgeler alemine görsel bir seyahat sinema! Ne kadar sürreal, irreal, hiperreal, postreal (adına ne -real dersek diyelim!) olsa da, film 'gerçek' yaşamın görüntülerinden oluşuyor. İzlemeye değmez bulduğumuz bir filmin bir sekansı, herhangi bir izleyicinin zihninde bir maziye, görüntüye dokunabilir. Ancak tiyatro, -içeriği dışında- bu manada sinema ile boy ölçüşebilecek kudrete sahip değil. 'Rakibi' karşısında yok olmama pahasına görsel/mekansal/zihinsel bir dirilişe acilen ihtiyacı var. Aksi takdirde tiyatro, nostaljik bir sanat olmanın ötesine geçemeyecek...
Belki de tüm bunları bir nebze de olsa düşündürebilecek filmlerden birisi Taviani kardeşlerin Cesare deve morire (Sezar Ölmeli) filmidir. Yarı teatral, yarı dökümental bir başyapıt... 


kısacık bir not: Sinema vaktiyle -emekleme döneminde- tiyatrodan epeyce şey öğrendi. Çoğu zaman ona öykündü (özellikle de oyunculuk konusunda) ve bu özgün bir dilin oluşmasına bir süre ket vurdu. Ancak bu kısmi taklit, zamanla (ki sanatın izlediği tarihsel serüveni göz önüne alırsak oldukça kısa sürdü!) sinema dilinin oluşmasına da yardımcı oldu. Belki de benzer bir süreç şimdi tiyatro içindir. Çanlar tiyatro için çalıyor...  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder