15 Ağustos 2013 Perşembe

evrensel körlük

Portekiz'de bir görme engelliler okulunda geçen Polonyalı yönetmen Andrzej Jakimowski'nin Imagine filmi, konusu itibarıyla beni yıllar evvel okuduğum İspanyol tiyatro yazarı Antonio Buero Vallejo'nun En la Ardiente Oscuridad (Yakıcı Karanlıkta) oyununa götürüverdi ister istemez. Körler üzerine, üstelik görme engelliler okulunda bir hikayeye yoğunlaşan fazlaca eser yok kanımca. Yakıcı Karanlıkta'taki Ignacio ve Imagine'deki (Türkçe'de felaket bir çeviri ile Hayallerin Ötesinde adıyla vizyona girdi!) Ian'ı ortaklaştıran, sonradan dahil oldukları bir ortamda diğer görmeyenlerden marjinal bir tavır sergilemeleri ve baston kullanmayı reddetmeleri. Ancak Ian görenleri taklit etmek yerine, hayal gücüne baş vurup diğer duyularını harekete geçirerek gören bir insanın yapabileceği hemen hemen her şeyi yapabilmekteyken, Ignacio görenleri taklit etmeyi reddedip kendi gerçekliğinde, yani karanlık dünyasında yaşamayı yeğlemektedir. Bir ontolojik problem olarak körlük, Ian'da hayal gücü ve duyular sayesinde göreceli aşılabilirken, Ignacio'da herkesi -ben hariç!- rahatsız eden, huzur kaçıran bir kabulleniş söz konusudur. Her ikisinin okula gelişiyle birlikte iki okulun havası da -farklı akıbetlerde- değişikliğe uğrar. Her ikisi de sahte birer Mesih gibidirler.
Nereli olduğu, nereden geldiği pek de belli olmayan Ian'ın, okulda çeşitli milliyetlerden insanlarla farklı farklı dillerde geçen muhabbetleri ve genel itibarıyla (Polonyalı yönetmenin Portekiz'de geneli İngilizce'den oluşan filminde) duyuların gücüne ve dillerin bu manada kifayetsizliğine de vurgu yapılmış... 
Körlük/Görmek meselesinin ontolojik olduğu kadar felsefi açıdan da irdelendiği José Saramago'nun Körlük ile Maurice Maeterlinck'in Körler başyapıtlarının adlarını zikretmeden geçmeyelim.

(Birkaç kör insan fotoğrafı değil elbet, filmden bir sahne)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder